6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 24/2. Maddesinde yer verilen tasarruf ilkesi gereğince hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. Yine aynı maddenin 3. Fıkrasında tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak bu kez; "Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri dava konusu hakkında, dava açıldıktan sonra da tasarruf yetkisi devam eder." düzenlemesi yer almaktadır.
Yukarıdaki maddelerden -ki esasında bu maddeler hukukun temel ilkelerinin göstergesidir- açıkça anlaşılacağı üzere bireyler hak ve menfaatlerini ilgilendiren bir konuyu yargıya taşıma noktasında serbesttir. Bu serbesti açılan davanın sonlandırılması bakımından da uygulanır. Yani davayı açan taraf kendi özgür iradesiyle davasını sonlandırabilir. Bu özgürlüğün kullanılma biçimlerinden birini davadan feragat oluşturur.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Davadan feragat" başlıklı 307. maddesinde feragat; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi şeklinde tanımlanmıştır.
Hemen yukarıda belirttiğimiz üzere feragat davaya son veren taraf işlemlerinden biridir. Bilindiği ve daha önceki incelemelerimizde yer verdiğimiz üzere davacının dava dilekçesinde bulunması gereken zorunlu unsurlardan birisi talep sonucudur. Yani bir dava açılırken davacı ne talep ettiğini dava dilekçesinde açıkça belirtmek zorundadır. Feragatin konusunu da işte bu talep sonucu oluşturur. Davacının talebinin tamamından ya da bir kısmından vazgeçebilmesi için davadan feragat etmesi gerekir. Burada şunu belirtmek gerekir ki istisnaları olmak kaydıyla kural olarak her davadan feragat mümkündür. Yani eda davası, tespit davası, inşai dava vb. davaların tamamından feragat edilebilir. Aşağıda ayrı başlık altında feragat edilemeyecek dava türlerini belirteceğiz.
Davadan feragat edilebilmesi için hakkın maddi hukuk anlamında var olması gerekir. Bu yönüyle feragat kurumu maddi hukuku ilgilendirmektedir. Buna karşın feragatin usul hukukunu ilgilendiren yönleri de bulunmaktadır. Zira yukarıda belirttiğimiz üzere feragat davayı sonlandıran bir usul işlemidir.
Davayı Geri Alma ve Davadan Feragat Farkı
Davayı geri alma yani davadan vazgeçme ile davadan feragat kurumları birbirlerine karıştırılabildiğinden bu konuda da kısa bir açıklama yapma gereği duymaktayız. Konuya ilişkin bir Yargıtay kararında iki kurum arasındaki ayrım aşağıdaki gibi yapılmıştır:
"Bilindiği gibi, feragat davaya son veren bir işlemdir. Davasından feragat eden davacı, dava dilekçesinin talep sonucu bölümüne konu ettiği haktan vazgeçmiş olur. Feragat herhangi bir şarta bağlanamayacağı gibi, davadan feragat edildiğine ilişkin iradenin açık ve kesin bir dille bildirilmiş olması da zorunludur. Bu nitelikteki bir feragat davalı tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı değildir ve kesin hükmün sonuçlarını doğurur.
Buna karşılık, davanın geri alınması, davaya konu haktan vazgeçilmesi anlamında değildir, ileride aynı yönde bir davanın açılması hakkı saklı tutulmaktadır ve bu nedenle de, geri alma davalının kabulüne bağlıdır." YHGK 2005/249
DAVADAN FERAGAT NASIL YAPILIR?
HMK'nın 309. Maddesine göre:
Feragat dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Bu şekil şartı feragatin geçerlilik şartıdır. Keşif sırasında da davadan feragat edilebilir. Burada keşif tutanağına feragat beyanı yazılmalı ve davacıya imzalatılmalıdır.
Feragatin hüküm ifade edebilmesi için tek taraflı irade beyanında bulunmak yeterlidir. Feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragatin mahkemeye ulaşması yeterlidir. Mahkeme feragat hakkında ancak usuli bir inceleme yapabilir. Burada mahkemece davanın feragatle sonuçlanabilecek davalardan olup olmadığına ve feragatin geçerli şekilde yapılıp yapılmadığı bakılır. Buralarda bir eksiklik bulunmaması halinde davanın reddine karar verilir.
Feragat beyanı kayıtsız ve şartsız olarak olmalıdır. Herhangi bir şarta bağlı feragat talebinde bulunulamaz. HGK'nın konuya ilişkin bir kararı aşağıdaki gibidir:
"Davacı yıllık ücretli izin sürelerinin tespitini, ücret, ilave tediye, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacaklarının ödenmesini talep etmiş olup, davalılar davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Bilirkişi raporundan sonra davacı vekili 19.11.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak bilirkişi raporunda hesaplanan miktarlar üzerinden ilave tediye, ikramiye ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarını ıslah etmiştir. Ayrıca yine ıslah dilekçesinde, bilirkişi raporunda ödenmeyen ücret alacağı yönünden hesaplama iki seçenekli yapıldığından davacı bu alacak yönünden fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla bilirkişi raporunda az olan miktar üzerinden talebini arttırmıştır.
Mahkemece ıslah edilen miktarlar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş, kararın davalılar vekillerince temyizinden sonra davacı vekili dosyaya “saklı tutulan haklardan feragat” konulu 10.07.2015 havale tarihli dilekçesini sunmuş ve dilekçesinde “…saklı tutmuş olduğumuz 53.559,81 TL ücret alacağımızdan ve hüküm dışında kalan tüm taleplerimizden feragat ettiğimizi dava ve talepte bulunmayacağımızı arz ve talep ederim…” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı vekili bu dilekçesindeki beyanı ile davada talep edilen haklarından, diğer bir anlatımla davasından feragat ettiğine dair bir beyanda bulunmamıştır. Aksine saklı tuttuğu ve henüz dava konusu edilmeyen haklarından vazgeçtiğine dair bir beyanı söz konusudur. Bu durumda davacının verdiği dilekçesinin “kayıtsız ve şartsız” bir feragat beyanı olduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü davacının dilekçesinde ileri sürdüğü bu beyanı, davada talep ettiği hakları ile ilgili olmayıp davasında saklı tuttuğu alacaklarına ilişkindir.
Hâl böyle olunca, mahkemenin dava konusu alacaklara yönelik yapılmış bir feragatı olmadığına ilişkin direnme kararı yerindedir."
Feragat vekil aracılığı ile yapılabilir. Fakat vekaletnamede feragate ilişkin özel yetkinin varlığı aranır. Bu kural vasi için de geçerlidir.
Zorunlu dava arkadaşlığında dava arkadaşlarının ortak iradesiyle davadan feragat edilebilir. Dava arkadaşlarının bağımsız feragat yetkisi bulunmaz. İhtiyari dava arkadaşlığında ise bağımsız feragat mümkündür. Bu halde feragat yalnızca feragat eden bakımından hüküm doğurur.
Feragat Zamanı
Hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada davadan feragat edilebilir. HMK'nın 310. Maddesine göre:
Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
Feragat hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir.
Feragat dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.
Henüz doğmamış bir haktan feragat edilemez.
FERAGAT EDİLEMEYEN DAVALAR
Yukarıda kural olarak her davadan feragatin mümkün olduğunu belirtmiştik. Fakat bu genel kuralın bazı istisnaları mevcuttur. Aşağıda sayılı dava türlerinde davacının feragat hakkı bulunmaz:
- İzalae-i şuyu davalarında diğer paydaşlar davaya devam etmek isterse davaya devam edilir.
- Sosyal güvenlik hakkı tanınmasına yönelik davalardan feragat edilemez.
- İsim düzeltilmesi istemine ilişkin davalardan feragat edilemez.
- İflas kararının verilmesinin ardından iflas davasından feragat edilemez.
- Hakimin kusurundan kaynaklı açılan tazminat davalarından feragat edilemez.
DAVADAN FERAGATİN SONUÇLARI
Davadan tamamen feragat ile dava sonlanır. Kısmi feragat halinde ise feragat edilmeyen kısım bakımından davaya devam edilir. Davadan tamamen feragat halinde davanın reddine karar verilir.
Feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Feragat edilen dava tekrar açılamaz.
Feragatten vazgeçme mümkün değildir. Fakat aşağıda açıklayacağımız üzere şartların varlığı halinde feragatin iptali istenebilir.
Harç ve Giderler
Feragat halinde dava reddedileceğinden davacı yargılama harç ve giderlerini ödemek zorundadır. Davacı ön inceleme duruşmasında feragat ederse karar ve ilam harcının üçte biri daha sonra feragat ederse üçte ikisini öder.
Feragat beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir.
Feragat Halinde Avukatlık Ücreti
AAÜT'nin 6. Maddesine göre:
"Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, fera gat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, bu Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur."
"Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece, davacının davadan feragat etmesi nedeniyle, davanın reddine, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına yürürlükteki avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 3.400,00TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir. A.A.Ü.T.'nin 6. maddesi uyarınca feragat ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra gerçekleşirse vekalet ücretinin tamamına hükmolunur. Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına nispi vekalet ücreti tayini gerekirken, bu husus gözetilmeksizin maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir." Y14 HD. 2021/3945 K.
FERAGATİN İPTALİ
Feragatten dönmenin mümkün olmadığını yukarıda belirtmiştik. Fakat 311. Maddenin ikici cümlesinde yer alan "İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." hüküm gereğince irade bozukluğu hallerinde feragatin iptali istenebilir. Konuya ilişkin örnek bir karar aşağıdaki gibidir:
"Mahkemece davacının davasından vazgeçtiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyle ki davacı hile hukuksal nedenine dayalı olarak dava açmış, 19.10.2022 tarihli dilekçeyle de davadan vazgeçtiğini bildirmiş ardından iradesinin davadan feragate ilişkin olmadığını, dilekçenin sehven verildiğini, asıl niyetinin davanın devamına yönelik olduğunu belirtmiştir.
Mahkemece davacının davadan feragate yönelik gerçek iradesi tespit edilmeden eksik incelemeyle karar verilmesi hatalıdır. Doğru sonuca varılabilmesi için HMK'nın 311. maddesinin "İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir." şeklindeki ikinci cümlesi gözetilerek, davacının feragate yönelik beyanı yönünden irade bozukluğu bulunup bulunmadığının 6100 Sayılı Kanun'un 163. maddesi gereğince ön sorun ( hadise ) şeklinde incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır." Y1HD. 2023/2150 K.