RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU VE CEZASI

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU VE CEZASI

Resmi belgede sahtecilik suçu TCK’nın 204. Maddesinde “Kamu Güvenine Karşı Suçlar” kısmında düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre suç; bir resmi belgeyi sahte olarak düzenlemek, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek, veya sahte resmi belgeyi kullanmak, olmak üzere üç farklı hareketle işlenebilir. Bu sebeple seçimlik hareketli bir suç tipidir. Suçun failinin kamu görevlisi olması durumu 204. Maddenin 2. Fıkrasında düzenlenmiş ve ayrı bir suç sayılmıştır. TCK’nın 204/2. maddesinde birinci fıkradan farklı olarak suçun gerçeğe aykırı belge düzenlemek seçimlik fiiliyle de işlenebileceği düzenlenmiştir. Bu durumların tamamı aşağıda ayrı başlıklar altında detaylarıyla incelenecektir. 

Sahtecilik suçlarının hukuki konusunu kamu güveni oluşturur. Belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, tamamen veya kısmen değiştirilmesi ya da gerçek bir belgeye eklemeler yapılması eylemlerinin yaptırıma bağlanmasının altında yatan düşünce bu eylemlerin kamu güvenini sarstığının kabul edilmesidir.

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNUN UNSURLARI

Resmi Belgede Sahtecilik Suçunun Maddi Konusu

Suçun maddi konusunu resmi belgeler oluşturur. Bu nedenle önce belge kavramı açıklanacak daha sonra resmi belge tanımlaması yapılacaktır. Bunun yanında resmi belgede sahtecilik suçunun oluşması için belgenin taşıması gereken özelliklere değinilecektir.

Belge Nedir?

Belge Türk Dil Kurumu tarafından ''Bir gerçeğe tanıklık eden yazı, fotoğraf, resim, film vb. vesika, doküman'' şeklinde tanımlanmıştır. Fakat ceza kanununda bu kavrama ilişkin tanımlama bulunmamaktadır. Yargıtay bir kararında belgeyi; içeriği olan, hak doğurucu, kaldırıcı ve kanıt aracı olan bir yazı olarak tanımlamıştır. Bu tanımlamadan ceza hukuku anlamında belgenin ancak yazılı olabileceği sonucu çıkmaktadır. Yazının mutlaka kağıt üzerinde bulunması aranmamıştır. Nitekim sahte plaka düzenleme eylemi de resmi belgede sahtecilik suçuna vücut verir. Bu durum 204. Maddenin gerekçesinde de “Ayrıca belirtilmelidir ki, her ne kadar, belgeden söz edilen durumlarda yazılı bir kağıdın varlığı gerekli ise de; bazı durumlarda belgenin varlığını kabul için, yazının kağıt üzerinde bulunması gerekmez. Bir metal levha üzerine yazı yazılması hâlinde de belgenin varlığını kabul etmek gerekir. Bu itibarla, araç plakaları da resmi belge olarak kabul edilmek gerekir.” İfadeleriyle açıklanmıştır.

Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Belgenin Unsurları

Bir belgenin belgede sahtecilik suçunun konusu olabilmesi için bazı şartları taşıması gerekir. Madde gerekçesinde belirtilen ve Yargıtay tarafından kabul edilen kriterlere göre resmi belgede sahtecilik suçuna konu olabilecek belgelerin unsurlarını aşağıdaki şekilde saymak mümkündür. 

1- Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Belge Yazılı Olmalıdır 

Yukarıda da tanımladığımız üzere belgenin suça konu olabilmesi için mutlak yazılı olması gerekir. Yine belirttiğimiz üzere yazının mutlaka kağıt üzerinde bulunması gerekmez. Şartların varlığı halinde metal levha, deri, veya plastik gibi nesneler de belge sayılabilir. Nitekim 204. Maddenin gerekçesinde “Her ne kadar, belgeden söz edilen durumlarda yazılı bir kağıdın varlığı gerekli ise de; bazı durumlarda belgenin varlığını kabul için, yazının kağıt üzerinde bulunması gerekmez. Bir metal levha üzerine yazı yazılması hâlinde de belgenin varlığını kabul etmek gerekir. Bu itibarla, araç plakaları da resmi belge olarak kabul edilmek gerekir.” İfadeleri yer almaktadır. 

Ceza hukuku anlamında delil sayılan fakat yazılı olmayan hiçbir belge suçun konusunu oluşturmaz. Örneğin bilgisayar programları ya da fotoğraflar delil olma niteliğine sahip olsa bile belge olarak nitelendirilemez. 

Yazının ne şekilde yazıldığı, dili gibi hususların belge niteliğini değiştirmediği kabul edilir. Fakat yazının belli bir grup tarafından anlaşılabilmesi gerekir. 

Yargıtay yazının taşınabilen bir şeyin üzerine yazılması gerektiği görüşündedir. Taşınmaz eşyalar üzerine yazılan yazılar belge olarak nitelendirilemez. Örneğin duvar yazıları belge sayılmaz. 

2- Belgeyi Düzenleyen Belli Olmalıdır 

Belgenin unsurlarından bir diğeri belgeyi düzenleyenin belli olması zorunluluğudur. Bu zorunluluk belgenin garanti fonksiyonundan ileri gelmektedir. TCK’nın 204. Maddesinin gerekçesinde belgeyi düzenleyenin belli olması gerekliliği açıkça ifade edilmiştir. Gerekçeye göre; 

“Bu yazının belli bir kişiye veya kişilere izafe edilebilir olması gerekir. Ancak, bu kişilerin gerçekten mevcut kişiler olması gerekmez. Bu itibarla, gerçek veya hayalî belli bir kişiye izafe edilemeyen yazılı kağıt, belge niteliği taşımaz. Kağıt üzerindeki yazının belli bir kişiye izafe edilebilmesi için, bu kişinin ad ve soyadının kağıda eksiksiz bir şekilde yazılması ve kağıdın bu kişi tarafından imzalanmış olması şart değildir.” 

Belgeyi düzenleyen kişi belli değilse resmi belgede sahtecilik suçundan söz edilemeyecektir. Yargıtay’a göre “Bir kişinin, düzenlediği belgeye başkasının adını yazması ve belgeyi imzalaması durumunda da bir belge vardır; ancak, bu belge sahtedir. Belge altında adı yazılan ve adına imza konulan kişi, gerçek veya hayali bir kişi olabilir. Bunun, belgenin varlığına bir etkisi bulunmamaktadır.” 

3- Belge Hukuki Bir Değer İçermelidir 

Ceza hukuku her yazıyı belge olarak kabul etmez. Bir yazının belge olarak kabul edilebilmesi için 204. maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere; kağıt üzerindeki yazının içeriğinin hukuki bir kıymet taşıması, hukuki bir hüküm ifade eylemesi, hukuki bir sonuç doğurmaya elverişli olması gerekir. 

Belgenin hukuki sonuç doğurduğunun kabulü için belgenin bir hak doğurması, bir hakkı değiştirmesi ya da ortadan kaldırması gerekir. Bu şartları sağlamayan bir belge resmi evrakta sahtecilik suçunu oluşturmaz. Doktrin bu durumu faydasız sahtecilik olarak tanımlamış ve bu tanım Yargıtay tarafından da kabul görmüştür. Nitekim Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2016 yılında “Sahteliği tespit edilen sağlık kurulu raporuna göre sanığın tüm vücut fonksiyon kayıp oranının %30 olduğu, Devlet Hastanesinden aldırılan sağlık kurulu raporuna göre ise sanığın tüm vücut fonksiyon kayıp oranının %8 olduğu, sanığın 2022 Sayılı Kanun ve bu kanunun uygulanmasına yönelik yönetmelik uyarınca halihazırda almış olduğu sahte sağlık kurulu raporuna göre özürlü aylığı almasına imkan bulunmadığı, nitekim SGK Başkanlığı'nın yazı cevabına göre de herhangi bir maaş ödemesi yapılmadığı, bu sebeple SGK'nın herhangi bir zararının oluşmadığı, dolayısıyla sanığın eylemlerinin faydasız sahtecilik olarak değerlendirileceği ve sanığın üzerine atılı suçların maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle verilen beraat hükümlerinde bir isabetsizlik görülmemiştir.” Şeklindeki ifadelerle Faydasız sahteciliğe örnek bir hüküm oluşturmuştur. 

Belgenin hukuki önemi her somut olaya göre ayrıca değerlendirilmelidir. 

Bunun yanında mutlak butlanla sakat olan bir belgenin resmi evrakta sahtecilik suçuna konu edilebilmesi mümkün değildir.

Resmi Belge Nedir?

Maddenin gerekçe bölümünde resmî belge, bir kamu görevlisi tarafından görevi gereği olarak düzenlenen yazı olarak tanımlanmıştır. Bir belgenin resmî belge olarak kabulü için aşağıdaki şartları taşıması gerekir. 

1- Belge bir kamu görevlisi tarafından düzenlenmelidir. 

2- Düzenlenen belge ile kamu görevlisinin görevi arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. 

“Ceza yasamızda ise resmî belgenin tanımı yapılmamıştır. Ancak doktrinde görüş birliği ile ileri sürüldüğü ve yargısal kararlarda istikrarlı biçimde vurgulandığı üzere; bir belgenin resmî belge sayılabilmesi için şu iki unsurun bulunması gerekir. 

1) Belge bir memur tarafından düzenlenmiş olmalı, 

2) Bu düzenleme ile memurun gördüğü fonksiyon arasında nedensellik bağı bulunmalı, başka bir değişle belge görev gereği düzenlenmiş olmalıdır.” YCGK 2003/250 K. 

Resmi belgelerin neler olduğunun açıkça sayıldığı bir kanun maddesi bulunmamaktadır. Fakat Yargıtay içtihatları incelendiğinde resmi belge olarak kabul edilen bazı örneklere rastlanacaktır. Yargıtay’ın resmi belge olarak kabul ettiği bazı belgeleri; bono, reçete, muhtarlık belgesi, sigortalılığa esas belgeler, diploma, vekaletname, nüfus cüzdanı, sınav evrakı, araç plakası, araç ruhsatı, gümrük beyannamesi, icra dairelerinin borcun ödendiğine dair makbuzları, imza sirküleri olarak saymak mümkündür. 

Yine Yargıtay kambiyo senetlerinde sahteciliğin resmi belgede sahtecilik suçuna konu edilebilmesi için belgenin zorunlu şekil şartlarını taşıması gerektiğini belirtmiştir. Buna göre şekil şartlarına uyulmadan düzenlenen resmi belge sahtecilik suçuna konu edilemeyecektir. 

Resmi belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için belgenin resmi belge, ya da resmi belge olarak kabul edilen belgelerden olması gerekir. Resmi belge ise yukarıda tanımlanmıştır. Aşağıda suçun faili başlığında açıklayacağımız bir hususa burada da değinmekte yarar görmekteyiz. Şöyle ki resmi belgede sahtecilik suçunun faili herkes olabilir. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir. Burada yaptığımız resmi belge tanımından suçun failinin kamu görevlisi olması zorunluluğu sonucu çıkmamaktadır. Suç resmi belge niteliğinde sayılan belgelerin sahte olarak düzenlenmesiyle oluşur. Belge resmi belge niteliğinde değilse suç oluşmayacaktır.

Resmi Belge Hükmünde Olan Belgeler Nelerdir?

Kanun bazı özel belgeleri resmi belge hükmünde saymış ve cezalandırma yaparken resmi belgede sahtecilik hükümlerinin uygulanması gerektiğini düzenlemiştir. TCK’nın 210/1. Maddesinde sayılan bu belgeler resmi olmamasına karşın resmi belge hükmünde kabul edilmiştir. Maddeye göre aşağıdaki belgeler resmi belge hükmündedir. 

1- Emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, 

2- Emtiayı temsil eden belge, 

3- Hisse senedi,

4- Tahvil, 

5- Vasiyetname. 

TCK’nın 210. Maddesinin gerekçesi bu belgelerin neden resmi belge hükmünde sayıldığını aşağıdaki ifadelerle belirtmiştir. 

“Madde, ticarî hayatta büyük yer tutan ve basit bir ciro ile veya buna bile gerek görülmeksizin tedavül eden bazı evrakı daha ciddî bir şekilde korumak maksadına yöneliktir. Madde ile sayılan özel belgelerde sahtecilik yapılması hâlinde, resmî belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmiştir. Burada söz konusu olan, sadece resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin cezanın uygulanması değildir. Sayılan belgelerde sahtecilik yapılması durumunda, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler bütün olarak uygulanır. 

Kambiyo senedi veya emtiayı temsil eden evrak, imzalı ve boş olarak faile tevdi edilmiş olup da, fail, bunu tevdi maksadından farklı bir şekilde doldurmuşsa, o takdirde açığa atılan imzanın, kötüye kullanılmasına ilişkin yaptırım uygulanacaktır. Çünkü, bu durumda, tevdi edilen kağıt, imzalı ve fakat boş olarak verildiği için, henüz belge niteliğini kazanmamıştır. 

Maddede, son zamanlarda tahvillerde de sahtecilik fiillerinin geniş ölçüde gerçekleştirilmesi ve bu nedenle güvenliğin çok zarara uğraması nedeni ile “her türlü tahviller” de özel himaye altına alınmıştır; ayrıca el yazılı vasiyetnamelerde gerçekleştirilen sahtecilik dolayısıyla, resmî belgede sahtecilik hükümlerinin uygulanacağı açıklanmıştır. Burada söz konusu olan vasiyetname, noter huzurunda yapılmamış olanlardır. Noterin, talep üzerine düzenlediği vasiyetname bir resmî belge olduğundan bu madde kapsamında zikredilmesine gerek yoktur. Burada geçen vasiyetname, ölen kişinin meydana getirdiği el yazısı ile yapılmış veya onun beyanı üzerine özel kişilerce saptanmış vasiyetnamelerdir.” 

Bu belgelerin sahtecilik suçuna konu edilebilmesi için şekil şartlarına uygun düzenlenmiş olmaları gerekir. Örneğin konusu senet olan resmi belgede sahtecilik suçunda bononun, bononun şekil şartlarına uyularak düzenlenmiş olması gerekir. Nitekim Yargıtay 21. Ceza Dairesi’nin 2016 tarihli bir kararında “Kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurlarını taşıması gerekli olup…” şeklinde belirtilmiştir.

Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Fotokopi

Yargıtay fotokopi üzerinden resmi belgede sahtecilik suçu hakkında mahkumiyet hükmü kurulamayacağı kanaatindedir. Buna göre belgenin aslına ulaşılamıyorsa faile ceza verilemeyecektir. Yargıtay 21. Ceza Dairesi’nin 2017/1217 K. Sayılı kararına göre;

“Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı, 09.10.2012 gün 2011/8-335 Esas 2012/1804 Sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği cihetle; suça konu "tapu senedinin" onaysız fotokopiden ibaret olması sebebiyle aldatma niteliğinin bulunmadığı ve resmi belgede sahtecilik suçunun unsurları itibariyle oluşmadığına dair mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik görülmemekle tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiş ; gerekçeli karar başlığında suç yeri ve suç tarihinin yazılmamış olması mahallinde giderilebilir bir eksiklik olarak değerlendirilmiştir.”

Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Resmi Belgenin Aldatıcılık Özelliği

Resmi belgede sahtecilik suçunun oluşması için belgenin aldatıcılık özelliğinin bulunması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsurunu oluşturur. Dolayısıyla suçun oluşup oluşmadığının tespiti açısından belgenin incelenmesini gerekir. Belgede yapılan sahteciliğin kişileri aldatma kabiliyetine sahip olması gerekir. Şayet belgenin sahteliği kolayca anlaşılabiliyorsa resmi belgede sahtecilik suçu oluşmaz. Belgenin aldatıcılık özelliğinin bulunması gerekliliği suçun bütün işleniş biçimleri (seçimlik hareketleri) açısından geçerlidir. 

 Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2020/347 K. numaralı kararında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. 

“Resmi belgenin sahte olarak düzenlenmesi ya da gerçek bir resmî belgenin değiştirilmesi eyleminin sahtecilik suçunu oluşturabilmesi için, düzenlenen ya da değiştirilen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Aldatıcılık özelliği suçun temel unsuru olup özel bir incelemeye tabi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belge, sahte belge olarak kabul edilmelidir. Sahteciliğin kişileri aldatacak nitelikte olup olmadığı şüpheye yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. 

Sahte belgenin ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenip belirli bir kişiyi değil birçok kişiyi aldatabilecek nitelikte olması ve aldatma gücünün objektif olarak saptanması gerekir. Bu nedenle örneğin, memurların bilgisizliği ve ihmalleri nedeniyle kandırıcılık yeteneği olmayan belge üzerinde işlem yapmaları belgeye hukuki geçerlilik kazandırmaz. Daha önceden var olan subjektif bir bilgi, belge üzerinde var olan aldatma yeteneğini ortadan kaldırıcı etkiye sahip değildir. 

Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 tarihli ve 232-250 Sayılı kararında da, aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği belirtilmiştir. Bu noktada sahteciliğe konu olan belgenin aldatma yeteneği olup olmadığının tartışılması ve belirlenmesi öncelikle yargılamayı yürüten mahkemeye ait olup hâkim olayın çıkış, oluş ve akışını, düzenlenen belgelerle yapılan işlemleri göz önüne alarak, sahteciliğin kolaylıkla anlaşılıp anlaşılamayacağını bizzat saptamalı ve sonucuna göre belgelerde aldatma yeteneği olup olmadığını takdir ve tespit etmelidir.”

Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Zarar Olasılığı

Sahtecilik fiilinin suç oluşturabilmesi için bir zararın meydana gelmesine gerek olmamasına karşın fiil sonucunda en azından bir zarar oluşması olasılığının var olması gereklidir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre zararın oluşma olasılığı suçun meydana gelmesi için yeterlidir.

RESMİ BELGE DÜZENLEME SUÇUNDA FAİL VE MAĞDUR

TCK 204/1. Maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunun faili herkes olabilir. Fail bakımından herhangi bir özellik aranmamıştır. Fakat TCK’nın 204/2. Maddesinde düzenlenen görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kişinin kamu görevlisi olması gerekir. Dolayısıyla maddenin 1. Fıkrası herkes tarafından işlenebilen eylemleri cezalandırmış 2. Fıkrası ise failin kamu görevlisi olması durumunu düzenlemiştir. Herkes tarafından işlenebilen resmi belgede sahtecilik suçunda üç farklı eylem mevcut iken kamu görevlileri bakımından gerçeğe aykırı belge düzenlemek eyleminin de ayrıca suç oluşturacağı düzenlemesine yer verilmiştir. 

TCK’nın 204/2. maddesi bakımından dikkat edilmesi gereken bir husus daha mevcuttur. Kamu görevlisi olan failin bu maddeye göre cezalandırılması için sahtecilik eylemini görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu bir evrak üzerinde gerçekleştirmesi gerekmektedir. Şayet kamu görevlisi görevi gereği düzenlemeye yetkili olmadığı bir evrak üzerinde sahtecilik suçunu işlerse TCK’nın 204/1. Maddesine göre cezalandırılır. 

Resmi belgede sahtecilik suçunun mağduru ise bütün toplum olarak kabul edilir. Nitekim suç kamu güvenliğine karşı işlenen suçlar arasındadır.

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU NASIL OLUŞUR?

Resmi belgede sahtecilik suçunun üç farklı eylemle işlenebileceğini belirtmiştik. TCK’nın 204/1. Maddesinde sayılan bu eylemler; bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleme, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirme veya sahte resmi belgeyi kullanma eylemleridir. Bunun yanında TCK 204/2. Maddesi ile failin kamu görevlisi olması durumuna ek bir işleniş biçimi daha getirilmiştir. Maddeye göre gerçeğe aykırı belge düzenleme eylemi de 204/2 ye göre suç sayılmıştır.

1- Resmi Bir Belgeyi Sahte Olarak Düzenleme

Bilindiği üzere resmi belgeler ancak kamu görevlileri tarafından görevleri gereği düzenlenebilir. İşte bu noktada kamu görevlilerine ait bir yetkinin bireylerce kullanılması dolayısıyla sahte belge meydana gelmektedir. Bu seçimlik hareketle, resmi belge esasında mevcut olmadığı hâlde, mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir. Sahte belge düzenlemek suçu gerçekte var olmayan bir belgenin düzenlenmesi suretiyle işlenebileceği gibi var olan bir belge üzerinde gerçeğe aykırı değişiklik yapmak suretiyle de işlenebilir. Nüfus cüzdanı üzerindeki bilgilerde değişiklik yapmak bu kapsamda değerlendirilir. Belirttiğimiz üzere düzenlenen sahte belgenin resmi belgenin unsurlarını taşımaması halinde suç oluşmayacak ve faile ceza verilemeyecektir. Yine faydasız sahtecilik durumunda da fail cezalandırılmaz. 

Yine yukarıda da belirttiğimiz üzere failin cezalandırılabilmesi için sahte belgenin aldatıcılık özelliğinin bulunması gerekir. İlk bakışta sahte olduğu anlaşılan belge suça konu olamaz. Düzenlenen belgenin gerçek bir belge olduğu düşünülmeli ve yanıltıcı kabul edilmelidir. 204. Maddenin gerekçesine göre; Sahtelikten söz edebilmek için, düzenlenen belgenin gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir. Başka bir deyişle, sahteliğin beş duyuyla anlaşılabilir olmaması gerekir. Özel bir incelemeye tâbi tutulmadıkça gerçek olmadığı anlaşılamayan belgenin, sahte belge olarak kabul edilmesi gerekir. 

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/108 K. Numaralı kararında plakalarda mühür izinin olmamasını iğfal kabiliyetinden yoksunluk olarak kabul etmiştir. Yargıtay’a göre plakalarda mühür izinin bulunmaması onun aldatıcılık yeteneğinin olmadığını gösterir. 

“Mevzuata göre plaka basım işlemini Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonunun gerçekleştirdiği, yönetmelikte, tescil plakalarında, plaka basım işlemini gerçekleştiren kuruluşun mührü bulunacağı hükmünün yer aldığı göz önünde bulundurulduğunda; plakaların unsuru niteliğinde olan ve üzerinde bulunması gereken mührün, dosya içerisinde bulunan plaka asılları üzerinde yer almadığı, mevcut hâliyle suça konu plakaların aldatma yeteneğinin bulunmadığı ve hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı anlaşıldığından, sanığa atılı resmî belgede sahtecilik suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu kabul edilmelidir.”

Failin cezalandırılabilmesi için sahte belgenin kullanılması gerekmez. Belgenin düzenlenmesiyle suç tamamlanmış kabul edilir.

2- Gerçek Bir Resmi Belgeyi Başkalarını Aldatacak Şekilde Değiştirme

Suçun ikinci seçimlik hareketini gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek oluşturur. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere; bu seçimlik hareketle, esasında mevcut olan resmi belge üzerinde silmek veya ilaveler yapmak suretiyle değişiklik yapılmaktadır. Mevcut olan resmi belge üzerinde sahtecilikten söz edebilmek için, yapılan değişikliğin aldatıcı nitelikte olması gerekir. Aksi takdirde, resmi belgeyi bozmak suçu oluşur. 

Belgenin aldatma kabiliyeti objektif kriterlere göre belirlenir. Yani herhangi bir kişiyi kandırabilecek nitelikteki sahtelik suçun oluşması için yeterli görülmüştür. Yine bu seçimlik hareket bakımından da sahte belgenin kullanılması gerekmez.

3- Sahte Resmi Belgeyi Kullanma

Suçun üçüncü ve normal bireyler bakımından son seçimlik hali sahte resmi belgeyi kullanmaktır. Kullanılan sahte belgenin kişinin kendisi veya başkası tarafından düzenlenmiş olmasının bir önemi yoktur. Belgenin kullanılması suçun oluşması için yeterlidir. Fail hem sahte belge düzenlemiş hem de kullanmışsa sadece kullanmak fiilinden cezalandırılır.

KAMU GÖREVLİSİNİN RESMİ BELGEDE SAHTECİLİĞİ

TCK’nın 204/2. Maddesi, resmi belgede sahtecilik suçunun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halini ayrı bir suç olarak tanımlamıştır. Suçun oluşması için fail kamu görevlisi olmalıdır. Bunun yanında düzenlenen belgenin de failin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu bir belge olması gerekir. Aksi halde birinci fıkra hükümleri uygulanır. Birinci fıkradan farklı olarak bu suçun işlenebilmesi için bir seçimlik hareket daha mevcuttur. Kamu görevlileri gerçeğe aykırı belge düzenlemek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işleyebilirler. 

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2007/55 K. Sayılı kararına göre “İrtikap ve resmi evrakta sahtecilik suçundan polis görevlisi sanıkların, suç tarihinde yürürlükte olan 1412 sayılı CYUY.nın 100. ve 2559 sayılı PVSY.na ek 4. maddesi uyarınca el koydukları tabancanın yakalandığını tutanağa geçirmek ve durumu derhal C. Savcılığına bildirmekle yükümlü oldukları halde, bu görev ve yükümlülüklerini terk ile, tutanakta, söz konusu tabancanın ele geçirildiği gereğine yer vermedikleri, böylece eksik ve saptırıcı beyanla maddi gerçeği gizledikleri sabittir. Görevlilerce düzenlenen ve resmi belge niteliğinde olan arama tutanağı, "herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı" tarzıyla düzenlendiğinden içeriği itibariyle sahte bir belge niteliğindedir.”

Gerçeğe Aykırı Belge Düzenlemek

Belirttiğimiz üzere bu seçimlik hal ancak failin kamu görevlisi olması halinde gündeme gelir. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere; kamu görevlisinin gerçeğe aykırı olarak bir olayı kendi huzurunda gerçekleşmiş gibi, bir beyanı kendi huzurunda yapılmış gibi göstererek belge düzenlemesi halinde, bu fıkra hükmünde tanımlanan suç oluşur. Burada bir içerik sahteciliği söz konusudur. Bu durum doktrinde resmi belgede fikri sahtecilik olarak tanımlanmıştır. Belge yetkili kişi tarafından düzenlenmekte fakat içeriğinde oynamalar yapılmaktadır.

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNUN NİTELİKLİ HALLERİ

Resmi belgede sahtecilik suçunun kanunda düzenlenmiş iki nitelikli hali bulunmaktadır. 204. Maddenin 3. Fıkrasında sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belge üzerinde sahtecilik eylemi cezanın artırılmasına neden olan bir nitelikli hal olarak düzenlenmişken 211. Madde ile düzenlenen hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla sahtecilik eylemi cezanın azaltılmasına sebebiyet vermektedir.

Sahteliği İspatlanıncaya Kadar Geçerli Belgeler Üzerinde Sahtecilik

204. maddenin gerekçesine göre; suçun konusunu oluşturan resmî belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması hâlinde, cezanın belirlenen oranda artırılması gerekir. Bu hüküm, belgelerde sahtecilik suçları ile delil teorisi arasındaki ilişki göz önüne alınarak, daha üstün ispat gücüne sahip belgeyi daha fazla korumak ihtiyacını karşılamaktadır. Ancak, değişik yorumlara son vermek maksadıyla bir belgenin böyle bir güce sahip olup olmadığının saptanması için kanunlarda bu hususu belirten bir hüküm bulunması gerekli sayılmıştır. 

Özel kanunlarda düzenlenmiş sahteliği ispatlanıncaya kadar geçerli belgelerden bazıları şunlardır; mahkeme ilamları, noterlerde düzenleme biçiminde düzenlenen noter evrakları, duruşma tutanakları, seçim tutanakları, belediye ceza tutanakları, ilam niteliğindeki belgeler, kaçakçılığa ilişkin tutanaklar.

Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağın İspatı veya Gerçek Bir Durumun Belgelenmesi Amacıyla Sahtecilik

Bu nitelikli hal suçun temel haline nazaran daha az cezayı gerektirir. Kişinin kendisine borçlu olan birinden alacağını düzenlemek amacıyla sahte bono düzenlemesi bu hale örnek gösterilebilir.

Nitekim Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 2018 tarihli bir kararında “Sanık savunmalarında; katılanla iş ortaklığı yaptığını, katılan lehine kredi kullanmasının sonucu olarak gayrimenkulü üzerinde ipotek tesis ettiğini, kredi borcunun ödenmemesi sonucu, söz konusu senedin verildiğini ve bu sebeple de bu alacağı tahsil etmek amacıyla icra takibini başlattığını belirtmesi, bu savunma doğrultusunda dosyaya ipotek tesisine ve kredi borcuna dair belgeler sunması karşısında; sanık hakkında TCK'nın 211. maddesinin uygulanma koşullarının mevcut olup olmadığının araştırılması, sonucuna göre, şartlarının oluşup oluşmadığı tartışılarak, sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması..” şeklinde hüküm kurulmuştur.

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU CEZASI

1- Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

2- Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 

3- Resmi belgenin, Kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır. 

4- Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK İÇTİMA

TCK’nın 212. Maddesine göre “Sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.” Bu hüküm karşısında sahtecilik suçu ile başka bir suçu aynı anda işlemiş fail iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılır. Uygulamada genellikle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçunun beraber işlendiğine rastlanır. Böyle durumlarda fail her iki suçtan dolayı ayrı ayrı cezalandırılacaktır. 

Resmi belgede sahtecilik suçunun zincirleme suç şeklinde işlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015 yılında “Uyuşmazlık, sanığın eyleminin ayrı ayrı resmi belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik suçlarını mı, yoksa zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir. Sanığın sahte nüfus cüzdanı ve sürücü belgesi düzenleyerek bu belgelerle katılan adına sahte oto kiralama sözleşmesi düzenlediği somut olayda; sanığın aynı suç işleme kararıyla, aynı suçu değişik zamanlarda işlediğinin ve eylemin bir bütün halinde zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.” Şeklinde bir karar vermiştir. 

Resmi belgede sahtecilik suçunda fail birden fazla eylemi bir arada gerçekleştirirse örneğin hem sahte belgeyi düzenleyip hem de kullanırsa tek suçtan cezalandırılır. Fakat ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşılır.

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU GÖREVLİ MAHKEME

Resmi belgede sahtecilik suçunun 204. Maddenin 1. Fıkrası kapsamında işlenmesi halinde yargılama Asliye Ceza Mahkemelerince yapılır. 

Suçun kamu görevlileri tarafından işlenmesi halinde ise Ağır Ceza Mahkemeleri görevli olacaktır. 

Suçun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi değildir. 

Resmi belgede sahtecilik suçunda HAGB kararı verilebilir. Fakat bunun için cezanın 2 yıl veya 2 yıldan az olarak belirlenmiş olması gerekir. 

Resmi belgede sahtecilik suçu uzlaştırma kapsamında değildir. 

Resmi belgede sahtecilik suçu zamanaşımı süresi 8 yıldır.