Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu TCK’nın 191. Maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre suç, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suretiyle işlenebilen seçimlik hareketli bir suç tipidir.
Uyuşturucu madde imal ve ticareti suçunun koruduğu hukuki değer genel kamu sağlığı olmasına rağmen bu suç ile bireyin sağlığı da koruma altına alınmıştır. 2014 yılında devletin uyuşturucuya karşı politikasının değişmesiyle birlikte maddenin başlığı da değişmiş ve maddeye uyarıcı madde kullanmak fiili de eklenmiştir.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere bu suç tipiyle uyuşturucu kullanan bireyin de korunması ve ıslah edilmesi amaçlanmıştır. Bu sebeple 2014 yılındaki değişiklikle suçun faillerine denetimli serbestlik tedbirlerinin uygulanması öngörülmüştür.
Suçun faili bakımından bir özellik aranmamıştır. Herkes bu suçun faili olabilir. Yine aynı şekilde mağdur bakımından da bir özellik aranmaz.
UYUŞTURUCU MADDE SATIN ALMA
TCK’nın 191/1. Maddesinde suçun ilk seçimlik hareketi satın almak olarak belirlenmiştir. Suçun oluşması için failin bir uyuşturucu ya da uyarıcı maddeyi bedel ödemek suretiyle edinmesi ve kendi hakimiyeti altına alması gerekir. Uyuşturucu maddenin bedel karşılığında alınması suçun oluşmasının ilk şartıdır. Bedel mutlaka para olmak zorunda değildir.
Alınan uyuşturucu maddenin kişisel kullanım amacı ile alınması gerekir. Bu açıdan alınan miktar önem arz eder. Yüklü miktarda alınan uyuşturucu maddelerin ticaret amacı ile alındığı düşünülerek yargılama bu yönde yürütülebilir.
UYUŞTURUCU MADDE KABUL ETME
Kabul etme eylemi de tıpkı satın alma eylemi gibi bir devrin yapılmasını gerektirir. Bu yönüyle iki suç tipi karıştırılabilmektedir. Uyuşturucu madde satın alma eyleminin aksine kabul etme eyleminde bedel ödeme söz konusu değildir. Yapılan devir bedelsiz bir devirdir. Uyuşturucu maddenin hediye olarak verilmesi bu kapsamda değerlendirilir.
UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMA
Uyuşturucu madde bulundurma suçu kimi zaman kabul etme ya da satın alma eylemlerini de bünyesinde barındırabilirken kimi zaman bu eylemlerin gerçekleşmesinden bağımsız da oluşabilir. Şöyle ki kişi uyuşturucu maddeyi çalmak suretiyle bulundurabilir.
Uyuşturucu madde bulundurma fiilinin gerçekleşmesi için uyuşturucu maddenin failin üzerinde bulunması gerekmez. Fail dilediği zaman bu maddeye ulaşabiliyorsa suç oluşmuş sayılır. Uyuşturucu madde failin egemenlik alanı altında bulunan herhangi bir yerde olabilir.
UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA
Bu seçimlik hareket ile uyuşturucu maddenin vücuda alınması yaptırıma bağlanmıştır. Maddenin niteliğinin ya da kullanılış yönteminin bir önemi bulunmaz. Bir kere kullanmak ya da bağımlı olmak arasında da fark bulunmaz.
UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA VE TİCARETİ ARASINDAKİ FARK
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçu ancak kasten işlenebilen bir suç tipidir. Bunun yanında kanun koyucu suçun oluşması için failde “kullanma” amacının olması gerektiğini belirtmiştir. Bu yönüyle suç özel kastla işlenebilen bir suç olma özelliği taşımaktadır.
Failin amacının tespiti bakımından kanuni bir düzenleme bulunmamakla beraber uygulamada yargı tarafından bir takım kriterler belirlenmiştir. Bu kriterlere bakılarak failin amacının kullanım ya da ticaret olduğu konusunda kanaate varılır;
1-Failin Hareketleri
Failin uyuşturucu maddeyi ne için bulundurduğunun tespiti açısından onun davranışlarına bakılır. Burada ceza hukukunun temel ilkelerinden olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi uygulama alanı bulur. Şayet fail uyuşturucu maddeyi temin ettikten sonra kişisel kullanım dışında herhangi bir davranış sergilemezse bu noktada maddenin kişisel kullanım için temin edildiği ya da bulundurulduğu kabul edilir. Failin ticaret ile suçlanabilmesi için somut delillere ihtiyaç vardır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2011 tarihli bir kararında “Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık D. hakkındaki kararın, Ceza Dairesi'nce: "Sanığın, diğer sanıkların eylemine iştirak ettiğine ilişkin mahkumiyetine yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden atılı suçtan beraatı yerine mahkumiyetine karar verilmesi" dolayısıyla isabetsizliğinden bozma kararına yerel mahkemece direnilmiştir. Sanık D. dışındaki diğer dört sanık, soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki tüm anlatımlarında birbirleriyle tutarlı şekilde; sanık D'yi tanımadıklarını, aynı kompartımanda yolculuk yapmaları nedeniyle hatırladıklarını bildirmişlerdir. Sanıklardan N. ise, istasyonda karşılaştığı D'ye bagajda yatağının olduğunu söylediğini ve D'nin esrar ile ilgisinin olmadığını belirtmek suretiyle sanık D'nin savunmasını doğrulayacak şekilde beyanda bulunmuştur. Olay tutanağında belirtilen sanık D. hakkında elde edilen istihbari bilgiyi doğrulayacak şekilde, sanık N. ve diğer sanıklar A. ve M. ile birlikte yakalanmış olması sanık D'nin atılı suçu işlediği yolunda bir kanaat doğmasına neden olmakta ise de; istihbari bilgide sanık N.'e ait açık kimlik bilgilerine yer verilmesine karşın "D. ve M." isimli kişilerin açık kimlik bilgilerinin ya da eşgal bilgisinin yer almaması, M. adlı kişinin yakalanamaması, bu istihbari bilginin ne şekilde elde edildiğine ilişkin bir açıklığın bulunmaması, sanık D'nin diğer sanıklar tarafından da doğrulanan birbiriyle uyumlu ve istikrarlı savunmaları, üzerinde herhangi bir uyuşturucu madde ele geçmemesi, uyuşturucu maddelerin konulduğu poşetlerde parmak izine rastlanmaması gibi tüm kanıtlar birlikte değerlendirildiğinde; sanığın atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işlediği kuşku boyutunda kalmakta ve sübuta ermemektedir. Suçun işlendiği kuşku boyutunda kalmıştır. "Kuşkudan sanık yararlanır" kuralı uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkumiyet, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Bu nedenlerle, yerel mahkemenin direnme hükmü bozulmalıdır.” Şeklinde hüküm kurulmuştur.
2-Failin Uyuşturucu Geçmişi
Yine ticaret ile kişisel kullanımın ayrılması bakımından bakılan bir diğer kriter failin daha önceden uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığıdır. Bu bağlamda bir bağımlılığı olan, tedavi gören, suçtan dolayı daha önce mahkumiyeti olan kişilerin kişisel kullanım amacı olduğu yönünde kanaat oluşur.
3- Failin Ekonomik Durumu
Failin ekonomik durumundaki iyileşme ile uyuşturucu madde arasında bir bağlantı kurulabiliyorsa failin ticaret saikiyle hareket ettiği kanaatine varılır.
4- Uyuşturucu Maddenin Bulunduğu Yer ve Bulundurulma Şekli
Uyuşturucu madde kullanan kişiler maddeyi genellikle kolay ulaşabilecekleri yerlerde bulundururlar. Ev veya işyerinde saklanması gibi. Fakat uyuşturucu maddenin depo gibi bir yerde saklanması ya da hassas terazi diye tabir edilen muntazam paketleme yöntemleri ile eşit ağırlıklarda paketlenmiş olması ticaret maksadını ortaya koymaktadır. Konuya ilişkin bir Yargıtay kararında “Uyuşturucu madde sattığı ihbarı üzerine, alınan arama kararına dayanılarak ihbara konu yere gidildiği, sanığın üzerinde suç unsuru madde olup olmadığı sorulduğunda, sağ ayak çorabının içerisinden çıkartmış olduğu sekiz paketçik esrar maddesini görevlilere teslim etmesiyle suça konu uyuşturucu maddenin ele geçirilmiş olduğunun anlaşılması karşısında; ele geçirilen uyuşturucu maddenin satışa sunulmak üzere hazırlanmış paketçikler halinde olması nedeniyle, sanığın eyleminin satmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçunu oluşturduğu gözetilmelidir.” Şeklinde hüküm kurulmuştur. Failin birden fazla uyuşturucu çeşidinin birlikte bulundurması halinde de ticaret yaptığı kanaatine ulaşılır. Nitekim bir Yargıtay kararında bu durum “Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir.” Şeklinde ifade edilmiştir.
5-Uyuşturucu Maddenin Miktarı
Bu kriter uygulamada en çok sorgulanan ve üzerinde durulan kriter olarak karşımıza çıkmaktadır. Failin uyuşturucu maddeyi hangi amaçla temin ettiği ya da bulundurduğu konusunda madde miktarı yargı mercilerince belirleyici bir kriter olarak kullanılmaktadır. Konuya ilişkin aşağıda ayrı başlık altında detaylı açıklama yapılacaktır.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2020 tarihli bir kararında “Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 15.06.2004 tarihli ve 107-136 ile 06.03.2012 tarihli ve 387-75 Sayılı kararları başta olmak üzere bir çok kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, kullanma maksadına matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır.
Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir.
İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya iş yerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucunun ev veya iş yerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir. Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli bir belirtidir.
Üçüncü kriter de bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktardır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları göz önüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları halinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.
Öte yandan, Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden biri olan “in dubio pro reo” yani “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirme biçimi konusunda kuşku belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan, varsayıma dayalı olarak hüküm vermek anlamına gelir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir olasılığa değil, her türlü kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilebilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.” İfadeleri kullanılmıştır.
Yukarıda sıralamış olduğumuz kriterlerin hiçbiri failin amacının belirlenmesi açısından tek başına yeterli değildir. Yargılama yapılırken olay bir bütün olarak ele alınmalı ve bütün kriterler değerlendirilmelidir.
UYUŞTURUCU MADDE KİŞİSEL KULLANIM SINIRI
Failin uyuşturucu maddeyi kişisel kullanım ya da ticaret amacıyla bulundurduğunun tespiti açısından bakılacak en önemli kriterin madde miktarı olduğunu yukarıda belirtmiştik. Failin kastının belirlenmesi amacıyla uyuşturucu madde miktarının kişisel gereksinimi karşılayacak makul ölçüde olup olmadığına bakılır. Kişisel kullanım miktarının tespiti bilirkişi vasıtasıyla yapılır. Yargı kararlarına göre bu miktarın tespiti yıllık düzeyde yapılır. Yani bilirkişilerce tespit edilecek husus kişinin bir yıllık uyuşturucu madde gereksinimi olacaktır. Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin bir kararında “Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları göz önüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları halinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.” Şeklinde belirtmiştir.
Ele geçirilen uyuşturucu madde miktarının kullanım sınırında kalıp kalmadığı Yargıtay tarafından uyuşturucu maddenin türüne göre farklı değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
Nitekim Hakimler ve Savcılar Kurulu eski adı ile HSYK 2013 yılında yıllık kullanım miktarı bakımından aşağıdaki şekilde görüş belirtmiştir;
“Yaygın uygulama kriterlerine göre, her ne kadar mahkemelerde yıllık 1 kg esrar bulundurmanın kişisel ihtiyaç miktarı olarak bilinse de son zamanlarda uyuşturucu madde nakletme ve ticaret suçlarında daha küçük miktarlar taşınarak bu suç işlendiği için yıllık net 600-700 gram üzerindeki esrar maddesinin ticaret amacıyla bulundurma olarak Yargıtayca benimsendiği gözlenmiştir.
Eroin ve kokain maddelerinde başka bir yan delil yoksa kişiden ele geçirilen 20 gram ve üzeri madde, uyuşturucu madde içeren sentetik haplarda ise 50 adet ve üzerinin kullanım amacıyla değil ticaret amacıyla bulundurulduğu yine Yargıtayca benimsendiği paylaşılmıştır. Yapılan araştırmalarda esrar maddesinde günlük kullanım miktarının 2 gram, eroinde 150 miligram, kokainde 60 miligram, kokainde 60 miligram, haplarda 3-4 adet olduğu görülmüştür.
Kişide yukarıda paylaşılan miktarlardan daha düşük ancak birden fazla çeşit uyuşturucu madde ele geçtiğinde de fiilin ticaret suçunu oluşturacağı değerlendirilmiştir. Örneğin, kişide 50 gram esrar, 2 gram eroin, 8 adet hap ele geçmişse bu durumda fiilin uyuşturucu madde ticareti suçu oluşturduğuna ilişkin Yargıtay’ın kararları olduğu katılımcılar tarafından belirtilmiştir.
Bu kıstaslar temel olarak gözetilse bile her dosya ve her sanık kendine özgü şartlarıyla değerlendirilmelidir.”
Birden çok failin olduğu durumlarda yıllık kullanım miktarı belirlenirken uyuşturucu maddenin ağırlığının fail sayısına bölünmesi gibi bir uygulama hatalı olacaktır. Nitekim Yargıtay bir kararında böyle bir uygulamanın yapılmasını bozma nedeni olarak görmüştür.
KULLANMAK İÇİN UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMA SUÇUNUN CEZASI
Uyuşturucu madde kullanma suçunun cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapis olarak düzenlenmiştir.
Fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Fakat kanunda kullanmak için uyuşturucu madde bulunduran kişi hakkında soruşturma aşamasında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verileceği düzenlenmiştir. Erteleme süresi içerisinde faile denetim tedbirlerinin de uygulanması ön görülmüştür. Cezalandırma yapabilmek için kamu davasının ertelenmesi kararının kaldırılması gerekir. Konunun detaylar aşağıda ayrı başlık altında incelenecektir.
KULLANMAK İÇİN UYUŞTURUCU MADDE BULUNDURMA ETKİN PİŞMANLIK
TCK’nın 192/2. Maddesi “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.” Şeklindedir.
Maddenin uygulanabilmesi için failin 191/1. Maddedeki eylemlerden birini gerçekleştirmiş olması, maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini resmi makamlar haber almadan bildirmesi ve bu bildirimin suçluların yakalanması ve uyuşturucu maddenin ele geçirilmesi gerekir. Görüldüğü üzere bu cezasızlık sebebi sıkı şartlara tabi tutulmuştur.
Kanunun 192/3. Fıkrası ise “Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.” Şeklindedir.
Son olarak kanunun 192/4. Maddesinde ise “Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara "veya sağlık kuruluşlarına" başvurarak tedavi ettirilmesini isterse, cezaya hükmolunmaz." Bu durumda kamu görevlileri ile sağlık mesleği mensuplarının 279 uncu ve 280 inci maddeler uyarınca suçu bildirme yükümlülüğü doğmaz." Şeklinde düzenleme mevcuttur.
UYUŞTURUCU KULLANMA SUÇU DENETİMLİ SERBESTLİK
TCK’nın 191/2. Maddesine göre uyuşturucu madde satın alan, kabul eden, kullanan veya bulunduran şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.
Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi halinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.
Kişinin, erteleme süresi zarfında;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, halinde, hakkında kamu davası açılır.
Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
UYUŞTURUCU KULLANMA SUÇU DENETİMLİ SERBESTLİK İHLALİ
Uyuşturucu madde kullanma suçunda denetimli serbestliğin ihlal edilmesi halinde hemen kamu davası açılmaz. Kanun koyucu denetim yükümlülüğüne uymamakta ısrar etme şartını aramıştır. Israr şartı ise denetim tedbirlerinin en az 2 kez ihlali anlamına gelir.
Nitekim Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2018 tarihli bir kararında “Dosya kapsamına göre, yükümlünün erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi gerektiği, yükümlünün fiilinin ısrar olarak değerlendirilebilmesi için en az 2 kez ihtar yapılmış olması ve yükümlünün usulüne uygun 2 haklı ihtara rağmen davete icabet etmemesi veya başka herhangi bir şekilde haberdar olmasına rağmen ısrarla denetime uymaması gerektiği..” şeklinde belirtmiştir.
ERTELEME SÜRESİ İÇİNDE TEKRAR UYUŞTURUCU MADDE KULLANMAK
Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz. TCK 191/5
Yukarıdaki hükümlerden anlaşılacağı üzere erteleme süresi içerisinde tekrar uyuşturucu madde bulundurma suçunu işleyen kişi hakkında yeni bir soruşturma açılmaz. Bu eylem sadece ertelemenin kaldırılarak kamu davasının açılmasına sebebiyet verir. Dolayısıyla fail sadece ilk eyleminden dolayı cezalandırılır.
Fakat erteleme kararı kalktıktan sonra tekrar aynı suç işlenirse bu kez yeni bir soruşturma başlatılır. Bu soruşturma bakımından kamu davasının açılması ertelenmesi kararı verilemez. Kamu davasının açılması kararı ancak bir kez uygulanabilir. Nitekim TCK 191/6 “Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.” Şeklindedir.
Yargıtay’ın konuya ilişkin “Dava, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkindir. Suça Sürüklenen Çocuğun 04/03/2015 tarihindeki kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeniyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği, 02/03/2016 tarihinde yeniden uyuşturucu madde ile yakalanması nedeniyle erteleme kararı kaldırıldığı, açılan kamu davası sonucunda verilen adli para cezasına dair kararın kesinleştiği, 22/05/2016 tarihinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeniyle de hakkında açılan kamu davasında verilen adli para cezası kararının kesinleştiği, 03/11/2016 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeniyle kamu davası açılması gerekirken kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği, oysa iki ayrı iddianame düzenlenmesiyle hukuki kesinti oluştuğundan işlenen suç açısından yeni suç oluşturduğundan yeniden dava açılmasının ertelenmesi kararı verilemeyecektir. Mahkemece yargılamaya devamla hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden ceza verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi kanuna aykırı olmuştur.” Şeklinde bir kararı mevcuttur.
UYUŞTURUCU MADDE KULLANMA HAGB
Yukarıda belirttiğimiz üzere kullanmak için uyuşturucu madde bulunduran şüpheli hakkında öncelikle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Fakat saydığımız nedenlerle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırdığı durumlarda fail hakkında HAGB kararı verilebilir.
Yargıtay 10. Ceza dairesinin 2019 tarihli bir kararında bu durum “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yürütülen soruşturma sonucunda 6545 Sayılı Kanunla değişik TCK 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılması ertelenerek tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilen ancak tedbirin gereklerine aykırı davranması üzerine hakkında kamu davası açılan sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda, sanığın mahkûmiyetine karar verildikten sonra Mahkemenin takdirine bağlı olarak genel hükümlere göre CMK'nın 231. maddesinde düzenlenen şartlar kapsamında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine yasal bir engel bulunmamakla birlikte,..” şeklinde ifade edilmiştir.
Suçun yargılamasında asliye ceza mahkemeleri görevlidir.